AVRUPA'DA YALNIZ MİNARELER
Prof. Dr. Recep MESUT
"MİNARET"
(I)
Koordinat: 47°23' Kuzey enlemi
18°54' Doğu boylamı
Osmanlı mimarisinin Avrupa'da en çarpıcı ve şaşırtıcı
unsuru cami minareleri olmuştur. Buna benzer yapı görmemiş oldukları için bu
ince, zarif, yuvarlak, göğe yükselen sivri külahlı minareler Hıristiyanların
muhayyilesini etkilemiştir. Bugün bile insanoğlunun uzaya içgüdüsel fırlatmak
istediği füzelerin örneği sayılırlar.
Orta Avrupa'da (Macaristan) ve Doğu Avrupa'da ( o
zamanlar Polonya, şimdi Batı Ukrayna) Osmanlı hâkimiyetinde bulunmuş
topraklarda, 300 küsur yıl önce (1699, Karlofça Antlaşması) terkedilmiş
camilerin minarelerine kıyamamışlar, ibadet yerleri yıkılmış, fakat
"mimari şaheser" kabul ettikleri minareleri korumuşlar. Bakım onarım
yapmasalar 300 sene ayakta kalamazlardı. Demek ki halkı da, yöneticileri de bu
işe gönül vermişler. Osmanlı unsurunun (onlar Türk diyorlar !) kendi
tarihlerini zenginleştirdiğine inanmışlar ve "minaret" diyerek bol
bol reklamını yapıyorlar.
Bu "tek minareleri" görebilmek için
Kapıkule'den 1,000 km kuzeybatıya veya kuzeye gitmek (bugünkü ulaşım imkânları
için zor değil) ve en az iki ülkeden tranzit geçmek gerek!
Eğer Macaristan'ın başkenti Budapeşte'ye E73 yolundan (Tuna'nın batı
kıyısından) yaklaşıyorsanız, 16 km kala "Erd" banliyösünde, yolun
ortasında “Hamzabey minaret’ini şaşkınlıkla göreceksiniz. Budin fethinde bulunan
Hamza Bey, İstolni Belgrad (Szekesfehervar) sancakbeyi olmuş ve Tuna kıyısına
çiftlik ve saray yaptırmış. Hala yerleşim yeri Hamzabey (Hanselbeck; Andzsbeg)
adıyla da tanınıyor.
"MİNARET" (II)
Koordinat: 47°54' Kuzey enlemi
20°22' Doğu boylamı
Macaristan'ın en ünlü "tek minaresi", Budapeşte'nin
133 km doğusunda, Bük Dağı'nın eteklerinde, 60,000 nüfuslu EGER [EĞRİ; AGRİA; ERLAU; JAGER] şehrinin küçük bir meydanındadır.
Macar tarihinde önemli rol oynamış ve piskoposluk merkezi olan bu şehir,
müstahkem kalesi, tarihi kiliseleri, sıcak kaplıcaları (açık hava travertenleri,
açık ve kapalı havuzları) ve şarapları ile ünlü turistik merkezdir.
Osmanlı tarihinde de Eğri'nin özel yeri vardır: 1552
Macaristan Seferinde Kanuni Sultan Süleyman ikinci vezir Kara Ahmet Paşa'yı
Eğri Kalesi'nin fethi ile görevlendirmiş, fakat kuşatma başarısız olmuş ve
Osmanlı ordusu geri çekilmiş. Macar edebiyatının çok popüler yazarı Geza
Gardony'nin (1863-1922) "Egri scillagok" [Eğri'nin Yıldızları]
başlıklı kitabı, direnen Macar kahramanlarını anlatmış ve 50'den fazla dile
çevrilince, şehir turist akınına uğramıştır (Türkçeye çevrilmemiş, fakat
"Tanrının Kılıcı Attila" kitabı Türkiye'de birkaç baskı yapmıştır).
44 yıl sonra, 1596 yılında Sultan 3. Mehmet ikinci
Eğri Seferine çıkmış, 12 Ekim 1596'da fethetmeyi başarmış, "Eğri
Fatihi" unvanı almış ve burasını eyalet (beylerbeylik) merkezi yapmıştır.
65 yıl (1596-1661) Osmanlı hâkimiyetinde kalan Eğri'de, Kethüda Camii'nin çok
güzel olan 35 m'lik minaresi o yılların tanığıdır. Orta Avrupa'nın bu hareketli
turistik merkezinde "en kuzeydeki Türk minaresi" diye reklamı
yapılıyordu [Fakat ben şüphelendim. Şimdi Ukrayna'ya ait olan Podolya'da da
böyle bir minare bulunduğunu okumuştum. Haritalarda orası daha kuzey
gözüküyordu?].
Osmanlı dönemindeki Arnavut Paşa ve Valide Sultan Hamamlarının yerine
yapılan bugünkü yüzme havuzları da Türkleri hatırlatmaktadır.
"MİNARET" (III)
Kamyanets-Podilski = Kamaniçe
Koordinat: 48°41' Kuzey enlemi
26°35' Doğu boylamı
Avrupa'nın "en kuzeyindeki Türk minaresi"
Macaristan'da değil, 680 km daha doğuda, Ukrayna'nın Podilya (eski Podolya)
bölgesinin 100,000 nüfuslu baş şehri Kamyanets-Podilski'dedir
[Kamyanets = Taşlıca], çünkü Eger'in kuzey enlemi 47°54', Kamaniçe'nin ise
48°41'dir.
Osmanlı Devletinin en son (1672), en kuzeyde ulaştığı
ve (kendine bağımlı Boğdan = Moldova topraklarının ötesinde) doğrudan Osmanlı
Eyaleti olarak 28 yıl idare ettiği "PODOLYA EYALETİ"dir burası. Fakat
28 yıl kısa bir süre, fazla iz kalmamış.
Sultan Avcı Mehmed'in (IV. Mehmet) maaile, validesi ve
hasekisi ile katıldığı 1672 Lehistan Seferi’nde, Boğdan-Lehistan sınırını
oluşturan Dinyester (Turla) nehri geçilmiş ve müstahkem Kamaniçe Kalesinin
koruduğu Eski Kent'e ulaşılmış [Aslında Avcı Mehmet turistik av gezisine
çıkmış, mola vererek av eğlenceleri düzenlermiş. Askerin sevk ve idaresi
Sadrazam Köprülüzade Fazıl Ahmet Paşa'nın sorumluluğunda imiş]
Çepeçevre Smotriç nehrinin 60 m derin kanyonu ile
çevrili, Edirne'nin Kaleiçi kadar olan Old City'deki 8 kilise camiye
dönüştürülmüş ve en büyük Katolik katedrale görkemli bir minare eklenmiş.
1683'teki İkinci Viyana Kuşatması felaketle sonuçlanınca, Avusturya, Venedik ve
Lehistan "Kutsal İttifak" oluşturmuşlar, 16 yıl süren bozgunlar
neticesinde 1699'da Karlofça Antlaşması ile Podolya Eyaleti toprakları
Lehistan'a geri verilmiş. Camiler tekrar kilise olmuş, fakat o güzelim minareyi
yıkmamışlar (âlemine Meryemana ve haç eklemişler).
Bugün Kamyanets-Podilski çok hareketli turistik
destinasyon. Sokaklarında sırt çantalı gençler dolaşıyor (Kuzey Avrupa tipli),
bira tüketiyorlar ve Türk kahvesi (!) içiyorlar. Kent meydanında Türk Kahvesi
Festivali (“Kava Turka” 1672) reklamı, kocaman bir cezve ve kavrulmamış kahve
çuvalları görülüyor. İddia ettiklerine göre Avrupa'da ilk kahve 1672 yılında
Kamaniçe'de içilmiş (yani 1683'te Viyana'dan 11 yıl önce!). Bununla iftihar ediyorlar!
MEJİBUJİ SANCAĞI
Prof. Dr. Recep MESUT
Osmanlı topraklarında böyle bir idari birim var mıydı? Evet, 1672 Lehistan
Seferi'nden sonra oluşturulan Podolya Eyaleti'nin 4 sancağı bulunuyordu:
Kamaniçe (merkez), Yazlofça, Bar ve Mejibuji. Kamaniçe'den 130 km kuzeyde
(49°42' enleminde) yer alan Mejibuji, Osmanlı'nın "en kuzeydeki sancak
merkezi" idi, fakat 10 sene sonra Lehistan eline geçti, tekrar alındı,
tekrar verildi. Bugün Lviv-Vinnitsa anayolunun kenarında, Hmelnitski bölge
merkezinin 25 km doğusunda, sadece 1,731 nüfuslu kasabacıktır.
"Medzhybizh" adı
"medzhy-"= arasında ve "-bizh" = Bug (çoğul) nehirleri
anlamındadır. Bu noktada Bug ve Buzhok (küçük Bug) nehirleri birleşirler
[Osmanlı "Aksu nehri" demiştir]. 11. yüzyılda müstahkem kremlin (ağaç
ve toprak yığını) olarak kurulmuş, 16. yüzyılda Tatar akınlarına karşı taş
kaleye dönüştürülmüş, bent yapılarak gölet oluşturulmuş. Bugün bu göletin
kıyısında, dört köşe baca gibi yükselen sütunu (Turkish pole) Türklerden anı olarak koruyorlar (leylekler
değerlendiriyor). Ne işe yararmış meçhul? Herhalde en kuzeydeki Osmanlı eseri!
Mejibuji'ye giden Türk pek yok, fakat çok turistik bir kasaba. Çünkü
Hasidik Yahudiliğin en kutsal ziyaretgâhı! Bu kabalacı, ekzoterik, mistik ve
şifacı Musevi tarikatının kurucusu Baal Shem Tov'un (1698-1760) [kıs. Besht]
evi, havrası ve mezarı buradadır. Ayrıca her yıl bütün dünyadan Yahudiler
Mejibuji'ye akın ederler, çünkü en eski Yahudi "pogromu" (1648) ve en
son Yahudi jenosidini (1941, Naziler 3,000 kişiyi kurşuna dizmişler) hatırlatan
Eski Mezarlık ve Yeni Mezarlık burada bulunur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder