Prof. Dr. Recep MESUT
EDİRNE
KÖPRÜLERİNİN AĞABABASI
GAZİ MİHAL
KÖPRÜSÜ
Bu köprü çok eskidir. Edirne'den, hatta
Hadrianopolis'ten de eskidir. Romalılar M.S. I. yüzyılda Trakya topraklarını
ilhak etmişler ve orduları için VİA MİLİTARİS (bugünkü Belgrad - İstanbul)
yolunu inşa etmişlerdi. M.S. II yy başlarında bu yolu takip ederek TUNCA
(Tonzos) nehrini geçen İmparator Hadrianus, buraya sağlam kale-garnizon (“castrum”)
inşa edilmesini emretmişti. Hadrianopolis'in yerini ve gerekçesini Tunca üzerindeki
köprü belirlemişti.
Bizans yıllarında muhakkak onarım görmüştü. Osmanlı
fethi öncesi son onarımı İmparator Mikhael VIII Palaiologos (1281-82 arası)
yaptırmış. Fetihten sonra esaslı onarım Gazi Mihal Bey (Osman Gazi'nin silah
arkadaşı Gazi Köse Mihal'ın aynı isimli torunu) 1420'de yaptırmış (imareti,
camii, mezarı da karşı taraftadır).
1640 yılında Sadrazam Kemankeş Kara Mustafa Paşa
onartmış.
1752 depreminden sonra Sultan III Mustafa tekrar
onartmış. Son köklü onarım Sultan II Abdülhamit emriyle 1900-1903 arası İtalyan
ustalara yaptırılmış (açılış fotoğrafı aşağıda)
Günümüzde ağır taşıtlara kapalı (yayalar, bisikletli ve motosikletli
geçebilir) anıtsal eser. 50 m kuzeyine 1980'de betonarme Karayolu D100 köprüsü
yapılmıştır.
SARAÇHANE
KÖPRÜSÜ
(Şehabettin Paşa Köprüsü)
1451-1452
19 Şubat 1451'de tahta çıkan genç 2. Mehmet,
kendisiyle Manisa'dan Edirne'ye gelen Hadım Şehabettin Paşa'yı tekrar vezir ve
Rumeli Beylerbeyi yapmıştır. Mehmet, yapımını babasının başlattığı Tunca
kıyısındaki Yeni Saray'da (Saray-ı Cedid-i Amire) İstanbul'un fetih planlarını
hazırlarken, Şehabettin Paşa da nehrin karşı kıyısından ("Saraçhane"
semtinden) sağlam bir taş köprü inşaatını başlatır. Ergene Uzunköprü
inşaatından (1426-1443) tecrübeli ustalar çalıştırmış. Amaç Eski Sarayı
(şimdiki Selimiye civarı) en kısa yoldan ("Kırlangıç yokuşu") Yeni
Saraya bağlamaktır: 10 kemerli, 120 m uzun, 5 m geniş. Güzel bir kitabe köşkü
ve seyir balkonu vardır. Sultan 2. Mustafa 1702'de onartmış, 2. Abdülhamid
zamanında da onarım görmüştür. Son onarım 2007'de başlatılmış bir "yılan
hikâyesi"dir. Hala motorlu taşıtlara kapalıdır.
"Seyir balkonuna çıkan her kişi gün doğumunu ve
gün batışını buradan izlemeden bu kentin değerini anlayamaz" (Altay
Bayatlı, "Edirne Taş Köprüleri"). En eski fotoğrafını da 1930-larda
Dr. Rıfat Osman çekmiştir.
Banisi Hadım Şehabettin Paşa harem ağalığından yetişmiş ve Sultan 2. Murat
döneminde önemli görevlerde bulunmuştur. 1455'te Filibe'de (Plovdiv,
Bulgaristan) vefat etmiştir. Edirne'de Kirazlı Cami ve hamamı; Bursa'da Laleli
Çeşme, Filibe'de kervansaray, imaret, cami ve türbesi mevcuttur. İmaret Camii
ve türbesi hala ayaktadır.
FATİH KÖPRÜSÜ
(Bönce Köprüsü; Has Bahçe Köprüsü)
Reşat Ekrem Koçu'ya göre "...2. Murat bir gün
Tunca üzerinde Kirişçi adasında gezintiden dönüyordu, ada köprüsünün başında
bir dervişe rastladı. Adam: "Hey padişah, vaden yakın geldi, tövbe
et!" dedi. Padişahı bir hüzün aldı, bildiği bilmediği bütün günahlarına
tövbe etti. Daha Saraya girer girmez "Başım ağırır" dedi, ardından
ağır darbe geldi, üç gün sonra öldü. Ölümü, Sultan Mehmet Manisa'dan Edirne'ye
gelinceye kadar 13 gün gizli tutuldu. Oğlu geldikten sonra tahnit edilen naaşı
taht şehri Bursa'ya götürüldü..." (s. 73)
Tarih kayıtlarına göre Sultan 2. Murat 3 Şubat 1451'de
47 yaşında "nüzul" (beyin inmesi) sonucu öldü ve 2. Mehmet (Fatih) 19
yaşında 19 Şubat 1451 günü tahta oturdu.
Muhtemelen söz konusu köprü Fatih'ten önce de vardı. Belki ahşap tahta
köprü idi ve Yeni Saray'ı tamamlayan Fatih yerine taştan yaptırdı.
İKİNCİ BAYEZİD
KÖPRÜSÜ
(YENİ İMARET KÖPRÜSÜ)
1484-1488
İstanbul'un fethinden (1453) sonra da Osmanlı
Sultanlarının Edirne'ye ilgisi devam etmiştir. İstanbul'da ilk tahta çıkan
(1481) 2. Bayezid-i Veli, iktidarının üçüncü yılında başlayarak, çocukluğunun
geçtiği Edirne'ye tam teşekküllü bir hayır kompleksi hediye etmiştir: İKİNCİ
BAYEZİD KÜLLİYESİ (cami, darüşşifa, medrese-i etıbba, imaret, tabhane, hamam,
iki değirmen, dolap, kayık rıhtımları ve köprü). Vakfiyede yer aldığına göre
köprü de külliyenin mütemmim cüzü sayılmaktadır. Bu nedenle kitabe köşkü
yoktur. Köprünün istikameti Üç Şerefeli Cami meydanına Horozlu Bayır’ı
takip ederek ulaşır. Asıl köprü kıyıdan kıyıya uzanmamakta, çünkü nehrin
taşıdığı alüvyonlar burada sağlam bir çökelti "Nazar Baba bahçesi"
oluşturmuştu. Tunca akarsuyu üzerindeki 6 büyük sivri kemerli kısım 78 m uzun
ve 6 m geniştir. "Nazar Baba yolu" şeklinde aynı kaplama ve
korkuluklarla karşıya bağlantı sağlanmış ve toplam uzunluk 126 m'ye çıkmış.
Fakat sonraki yıllarda meydana gelen seller şehir tarafında yeni bir su kolu
açınca, 72 yıl sonra ikinci bir tamamlayıcı köprü (Yalnızgöz Köprüsü, 1567) II. Selim tarafından yaptırılmıştır.
Tunca nehrinin periyodik taşkınları, alçak kotlarda kalan bu köprüleri
sular altında bırakmıştır. Cumhuriyet dönemi 1955-60 arası nehrin iki yanına
inşa edilen toprak dolgu DSİ-seddeleri yerleşim yerlerini kurtarmış, fakat
tarihi köprüleri ve ortadaki adaları suların insafına terk etmiştir.
1553-1554
Kanuni ve Hürrem Sultan, Edirne Sarayı'nın havadar ve
doğal ortamını çok severler ve aylarca gelip kalırlarmış. Fakat 100 yıl içinde
Saray genişledikçe su sıkıntısı baş göstermiş. Edirne'nin ve Saray'ın
ihtiyaçlarını karşılamak için kuzeydoğudaki Danişmend yaylasından 45 km'lik
Taşlımüsellim Suyolu'nun inşaatı 20 yıl sürmüş (1534-1554). “Taşlık maksemi’ne
ulaşan su buradan şehre dağıtılmış. Yeni Saray'a ulaştırmak için Tunca nehrinin
üstünden geçirilmesi gerekmiş. Bu amaçla Sarayiçi Adasını Edirne'ye bağlayan
yeni bir köprü yapılmış: 4 gözlü, 60 m uzun, 4,5 m geniş. Adanın karşı
tarafında Fatih Köprüsü (1452) zaten varmış, fakat onun ada tarafına 30 m
yüksek dört köşe Su Terazisi (bugün "Adalet Kasrı" olarak
tanıtılmakta) yapılmış ve Saray'ın yüksek kısımlarına da basınçlı su sağlanmış.
Romanların Kakava şenlikleri bu köprü çevresinde yapılmakta, ada içindeki
Kırkpınar Ermeydanı’na da bu köprüden girilmektedir.
1567
Mimar Sinan 1567 yılında Selimiye Camii'nin inşaat
hazırlıkları için Edirne'ye gelmiş. O yıllarda 1488 tarihli İkinci Bayezid
Köprüsü'nün şehir tarafı kullanılmaz olmuş, çünkü kabaran Tunca nehri buradan
yeni bir kol açmış. Tahminlere göre bu tamamlayıcı köprüyü Mimar Sinan yapmış: 6 gözlü
("yalnız" bir tanesi diğerlerinden büyük). İlginç özelliği iki
yanında basamaklarla inilen taş platformlar [tenezzüh (gezinti) yerleri] var.
Olta balıkçıları tercih ederler. Bu köprünün uzunluğunu belirlemek güçtür,
çünkü ek bir uzantısı İkinci Bayezid (Yeni İmaret) köprüsüne bağlanmaktadır.
İkisi tek bir köprü şeklinde algılanmaktadır.
YILDIRIM
KÖPRÜSÜ
Köprü 9 gözlü, 125 m uzun, 4,5-5,5 m geniş, küçük bir
onarım kitabesi var: 1544 yılında Kanuni Süleyman zamanında onarılmış.
1601-1602 arasında (Sultan 3. Mehmet) Sefer Şah tekkesi selden zarar görmüş ve
iki kemerli destek seddesi yapılmış. 1640 yılında Sadrazam Kemankeş Mustafa
Paşa toplam 457 m'lik "Mustafa Paşa Seddesi"ni ve tarih köşkünü
yaptırmış (hala duruyor). Sefer Şah'ın yekpare taş lahdi de, köprü başındaki
Şah Melek Camii'nin bir köşesine konmuş (hala duruyor). 1757'de Sultan 3.
Mustafa tekrar köprüleri onartmış.
Cumhuriyet yıllarında: 1934'te toprak dolgulu
"Londra Asfaltı" Gazi Mihal Köprüsü çıkışını direkt Kapıkule yoluna
bağlamış, Tunca nehrinin Kazanova kolu kapanmış, Yıldırım Köprüsü anayoldan
devre dışı kalmış. 1980'de Karayolları paralel betonarme D-100 Köprüsü yapılmış
ve onun devamı çaprazlamasına Yıldırım Köprüsünün bağlantısını kesmiş. 1987-89
arası Yıldırım Köprüsü son onarım görmüş.
Fakat 2013-2017 arası Meriç nehri üzerinden geçirilen
1943 m uzun ve yüksek modern "Karaağaç (Dr. Mehmet Müezzinoğlu) Köprüsü’nün
devamı olacak viyadük inşaatı atıl durumda beklemektedir. Bu alan Edirne
ulaşımının nevraljik kördüğümü olmuştur.
Altından su akmasa da Yıldırım Köprüsü hala yayalar ve küçük araçlar
tarafından kullanılmaktadır.
TUNCA KÖPRÜSÜ ve MERİÇ KÖPRÜSÜ
1) Birinci Köprü = Emekçizade Ahmet Paşa Köprüsü = Tunca Köprüsü. 10 kemerli, uzunluk 136 m, genişlik 6,9 m. 1608-1615 arası Edirne doğumlu Defterdar (Maliye Bakanı) Ekmekçizade Ahmet Paşa tarafından yaptırılmıştır. Mimarı Sedefkâr Mehmet Ağa.
EDİRNE'NİN
DEMİRYOLU KÖPRÜLERİ
Sultan Abdülaziz (hd. 1861-1876) İstanbul'dan Avrupa'ya demiryolu ulaşımı için 1870'te Baron Hirsch'e yetki verdi. Fakat Edirne uleması şiddetle karşı çıktı: mukaddes İslam beldesi Edirne'den "gâvur icadı" şimendifer geçemezmiş. Mecburen güzergâh değiştirildi: Uzunköprü hizasından Meriç nehrinin batısında kalan Kuleliburgaz'a (bugün Pythion) geçirildi ve Edirne'nin 5 km güneyinde kalan, gayrimüslim ağırlıklı Karaağaç sayfiyesine gar yapıldı. Sonra Arda nehri üzerine "Arda (Maraş) Köprüsü" inşa edildi (1873), hat Filibe'den sonra Belovo istasyonuna ulaştı ve 1877-78 Osmanlı-Rus Savaşı araya girdi. 1873'te ilk tren Karaağaç Garı'na gelmişti. Edirneliler faytonlarla gidip geldiler. Sonradan köprübaşına (bugünkü Karakol binası) kadar dar iltisak hattı yapıldı. Arda Köprüsü bugün atıl kalmış, iki ülke de kullanamamakta, zamana ve çürümeye terk edilmiştir.
Lozan Antlaşmasıyla (1923) Karaağaç Türkiye Cumhuriyetine bırakıldı, fakat
Osmanlının Rumeli demiryolu, Karaağaç öncesinde (Pythion-Nea Vissa) ve
sonrasında (Marassia-Ormenion) Yunanistan'da kaldı. Avrupa'ya gitmek için iki
defa Yunanistan'a girip çıkmak mecburiyetinde kalındı.
Türkiye ve Bulgaristan anlaşarak, Yunanistan'ı by-pass eden direkt
"Edirne Kestirmesi" (Pehlivanköy - Svilengrad 67 km + 20 km) inşa
ettiler ve 1971'de hizmete aldılar. Bu hat üzerindeki demiryolu köprüsü Tunca
nehri üzerine inşa "Tunca Demiryolu Köprüsü" edildi (1971). Aynı yıl Yunanistan da Karaağaç toprakları
dışından (Nea Vissa-Marassia) demiryolu döşedi. 1971'den bu yana Avrupa'ya yük
ve yolcu taşıyan trenler Edirne ve Kapıkule garlarını kullanmakta, Yunanistan topraklarından geçilmemektedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder