7 Kasım 2021 Pazar

Mezarları Meçhul Üç Cihangir (II) - ATTİLA

Prof. Dr. Recep MESUT



                                                    ATTİLA (MS: 395-453)


Attila'nın babası Avrupa Hunlarının hükümdar sülalesinden Muncuk Han (öl. 408) erken ölmüş ve Büyük Kağan olan amcası Rua tarafından büyütülmüştür. Rua 434'te ölünce ağabeyi Bleda ile Attila müşterek kağan seçilmişler. Attila o vakit 39 yaşındadır. 11 yıl sonra, 50 yaşında iken, 445'te Bleda'yı öldürmüş ve tek başına Büyük Kağan olarak 8 yıl daha Avrupa Hun İmparatorluğu'nu yönetmiştir. [Ayrıca Asya Hun İmparatorluğu (Hiung-nu'lar), Akhunlar (Eftalitler) ve Kızıl Hunlar (Kidaritler) de vardır] Hunların Avrupa'ya girişi 370 yılında başlamış, doğudan batıya ilerleyerek Alanları, Ostrogotları (Doğu Gotları) ve Vizigotları (Batı Gotları) batıya sürmüşler, Slavları ve Cermenleri de itaat altına alarak, Tuna'dan Baltık Denizine ve Ren nehrinden Volga nehrine kadar, 4 milyon km kare genişlikte, göçebe kavimler konfederasyonunu yönetmişler. Roma İmparatorluğu'nun parçalanmasına (395, Attila'nın doğduğu yıl) ve Batı Roma'nın tarihten silinmesine (476, Attila'nın ölümünden 23 yıl sonra) sebep olan Kavimler Göçü’nün zirvesi ve sembolik ismi Attila olmuştur. Onun güçlü ve karizmatik kişiliği ancak bu kadar farklı ırkları bir arada tutabilmiş, ölümünden sonra konfederasyon hemen dağılmıştır. Üç oğlu 469'a kadar sadece Hun kavimlerine hükmedebilmişler [İlek 454'te ve Dengizik 469'da öldürülmüşler, en küçük olan İrnek ise doğuya, Karadeniz ile Hazar Denizi kuzeyine çekilmiş ve Avrupalıların ilgi alanından uzaklaşmıştır. Bir efsaneye göre 503'te ölmüş ve Proto-Bulgarların hâkimi Dulo ailesinin ve Macarların yönetici Arpad sülalesinin ceddi sayılmıştır]. Attila önce Doğu Roma İmparatorluğu'na akınlar yapmış ve haraca bağlamıştır. Büyük miktarlarda altın, ipek ve şarap (özellikle Trakya şarabını tercih edermiş ) istermiş, Constantinopolis ve Hadrianopolis haricindeki kaleleri tahrip etmiş, fakat daima Macaristan Ovasındaki ordugâhına dönmüştür. Sıra Batı Roma topraklarına gelince, 451'de Galya'ya (Fransa'ya), 452'de İtalya'ya girmiştir. Papa I. Leo'nun yer aldığı bir heyet, büyük miktarlarda altın ve mücevherat getirerek, Roma şehrine girmemesini istemişler. Kuzey İtalya'yı soyup soğana çeviren Attila, Roma kentine dokunmamış ve geri dönmüştür. Kural olarak istediği ganimeti alınca ve ordularına çapul imkânı tanıdıktan sonra Attila hızla bozkırlarına geri döner, askerlerinin Romalıların ahlaksızlığından ve gevşekliğinden etkilenmemesi için hür stepleri tercih edermiş. Ordugâhı bugünkü Macaristan ovasında (tam yeri bilinmiyor), sökülüp taşınabilen çadırlarla çevrili ahşap bir kabul binasından, silah ve şarap tüccarlarının tezgâhlarından, çevresinde sayısız at ve koyun sürülerinin ağıllarından müteşekkil imiş. 453 yılında, 58 yaşında iken, genç bir Cermen prensesi İldiko ile evlenmeye karar vermiş. Düğün şölenine tüm müttefiklerini davet etmiş, bol et ve bol şarap tüketilmiş. Geç saatlerde gerdek odasına çekilen Attila'nın ağzından burnundan kanlar boşalmış ve kan kaybından oracıkta ölmüş! Bana göre, hayatı boyunca Trakya şarapları içen bu cihangir alkolik siroza yakalanmış ve yemek borusunda gelişen toplardamar varisleri yırtılınca kan kusarak hayata veda etmiştir. Ölüm yılına dikkat çekerim: Büyük İskender'in ölümünden 776 yıl sonra ve Fatih Sultan Mehmet'in İstanbul fethinden tam 1000 yıl öncedir. Şamanist inançlara göre cenaze töreni yapılmış ve gece karanlığında tabutu bilinmeyen bir yere götürülmüş, götürenler geri dönmemiş, kimse de kendilerini bir daha görmemiş. Dümdüz Macaristan ovasında nereye defnedildiği hala bir muammadır. Yıllardan beri Macarlar her tarafı kazıyorlar, fakat Atilla'yı bulamıyorlar. Tisa veya Tuna nehrinin yatağını değiştirip, toprak altına su geçirmez bir gömü odası yapıldığını ve tekrar akarsu altında bırakıldığını zannediyorlar. Avrupa Hıristiyanlığı Attila'yı "ötekileştirip", kana susamış, vahşi ve gaddar bir şeytana benzetmişler, "Tanrı'nın Kırbacı" (Flagellum Dei) ilan etmişlerdir. Papa I. Leo ise Roma'nın kurtarıcısı olmuş, "Aziz" ve "Büyük" unvanları almış, Papalık kurumunun "şeytanı ikna edebilen" gücünü temsil etmiştir. Günahkârların Tanrı tarafından Attila ile cezalandırıldıklarını ve kilise inancına sarılmaları sürekli işlenmiştir. Bin yıl sonra bile, Osmanlı Türklerinin Avrupa akınlarında otomatikman Atilla'ya benzetilmişler ve hala benzetmekteler. 400 yıl sonra aynı topraklara gelen Macarlar Atilla'yı kendi ataları kabul etmişler, heykeller ve müzeler donatmışlardır. Cermen kavimleri de Attila'ya "Etzel" diyerek büyük ve adaletli hükümdar olarak saygı göstermekteler ("Nibelungen" destanı, Wagner). Bugün Attila /Atilla erkek adı olarak Macaristan'da ve Türkiye'de saygı görmektedir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder